SAINT-PETERSBURG YOLUNDAKİ KUZMINSKY (MISIR) KAPISI

Kuzminsky (şimdiki Dvortsova) Caddesi ile Oktyabrsky Bulvarı’nın kesiştiği yerde, bir zamanlar, şehrin sınırını oluşturan Kuzminsky (Mısır) Kapısı bulunmaktadır. İşte bu kapıların ardında, bir zamanlar, Çar Büyük Petro tarafından geri alınan Rus topraklarında koloni yerleşimleri kurulması için, saraya yakın köylerden getirilen göçmenlerin torunlarının bulunduğu, Kuzmino köyü başlar.
Kuzey geçidinde, sıradan ahşap nöbetçi kulübelerinin yerine inşa edilen yeni tip tesislerden oluşan, şehrin sınır kapıları ortaya çıkmıştır. 1812 yılındaki milli mücadelenin kazanılmasına atfedilen Moskova Zafer Kapıları‘ndan farklı olarak, “Kuzey Kapıları“, bir anıt niteliğindeydiler.
Mimar A. Meneles tarafından tasarlanan, “Kuzminsky Yolu Karşısında Yarım Yay Şeklinde Kapı” projesi, Çar I. Nikolay tarafından, kardeşi I. Aleksander’in ölümünün birinci yıl dönümünden hemen sonra, 11 Aralık 1826 tarihinde onaylanmıştır.



Menelas, kapı projesini, 1827-1830’lu yıllarda, daha I. Aleksandr zamanında, parmaklıklarla birbirine bağlanmış, palmiye yaprakları şeklinde doğaçlama bir geçit kapısıyla kesilmiş Mısır piramitleri şeklinde, iki nizamiye olarak projelendirmiştir. Aynı zamanda, “Kuzmino köyünden yolların köprüler ve yaya yollarıyla donatılması” çalışmaları da yürütülmüştür. 1823 yılına doğru, Yukarı Çar Köyü veya Kuzminsky Bulvarının (daha sonra, Bulvarnaya Caddesi; şimdilerde ise, Oktyabrsky Bulvarı şeklinde adlandırılmaktadır) kuzey sınırından, güney sınırına kadar inşa edilen yeni şehir kapıları, mantıklı bir karardı.

Çar Köyünün XIX. yüzyıl ortalarındaki planlarına göz attığımızda, seçilen yerin, ne gibi şartlara sahip olduğunu ve Mısır Kapısının inşaatına ilişkin fikrin nasıl doğduğunu, kolaylıkla anlayabiliriz. Kuzminsky Yolu (Dvortsovaya Caddesi) — Büyük Saray’dan çıkan üç koldan biridir (ikinci kol, Yeni Bahçe ve Vahşi Doğa Bahçesinin merkezi manzarası; üçüncü kol ise, Podkaprizovaya Yolu’dur) — Aleksandrovskiy Parkı sınırı boyunca uzanmaktaydı. Parkın kuzeydoğu ucunda, Kuzminsky Yolu girişinde, yuvarlak bir meydan planlanmıştı. Bu meydan üzerine, Mısır Kapısı, yani Saint-Petersburg tarafından şehre girişte, kendine özgü bir tapınak girişine benzeyen yapı inşa edildi.

XIX. yüzyılın ilk üçte birlik kısmının sonlarında, Rus Sanatında, Klasik sanat devri yaşanmıştır. Bu dönemde, Rus Mimarisinde, geçmişten çok fazla şekil ve tarz asimile edilmesini sağlayan çeşitli eklektik türü oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Retrospektif akımların yaygın olması; mimari uygulamada, sadece, ilgili tarihi ve arkeolojik bilimlerin verilerinin yaygın kullanılması arzusuyla değil, aynı zamanda, böyle bir talepte bulunan müşterilerin, en başta da, I. Nikolay’ın zevkleriyle de açıklanmaktadır. Bunun bir örneğini de, Mısır Kapısı teşkil etmektedir.

1830-1850 yılları arasına denk gelen Nikolay dönemi, yeni tür mimari faaliyetlerin arka planında, klasik sistemin çöküşünün (kriz) bulunduğu dönem idi. “Roma’nın büyüklüğü ve görkemi, Yunanistan’ın netliği ve sadeliği, gotik tarzın heybeti ve nefes kesiciliği, doğunun “lüksü” ve Mısır’ın “çekiciliği” – izleyicilerinin hayal güçlerini harekete geçiren böyle bir görsel ögeler paleti, onda, kaybolan geçmişteki insanları hatırlatıp mevcudiyetinden dolayı, kendilerine karşı bir minnettarlık duygusu ortaya çıkaracaktır: bizim kendi yücelmemizin geçmiş basamağını“. (Gogol).

Mısır Kapısının yaratılmasında, büyük bir sanatçılar grubu yer alır. Adam Menelas’ın geleneksel mimarlığına, İ. A. İvanov, heykeltıraş V. İ. Demut – Malinovskiy, A. A. Ton ve K. A. Ton adlı mimarlar. Menelas, onların kabartmalarını derlemiş, kendi işinde, resimler kullanmıştır; bu resimler, XIX. yüzyıl Paris’inde çıkan ve Bonapart’a Mısır seferinde eşlik eden Fransız bilim adamlarına atfedilen, çok ciltli Fransız yayınlarında yayınlanmıştır. Resimler, mimar ve ressam İ. A. İvanov tarafından yapılmıştır. Bununla ilgili olarak, Graneyl şöyle yazmıştır — Belki de, 1827 yılı kış aylarında Çar Köyündeki yerleşime birlikte göz attığı Menelas’ın sözleriyle, ressam Vasiliy Dodonov tarafından yapılan gerçek boyutlardaki bu resimler, heykeltıraş V. İ. Demut – Malinovsky tarafından yapılan dökümler için kilden modeller ile, Mısır Kapısı, şu andaki Mısır ülkesine, ancak Çar Köyü’nde yaşayan bir Çinli kadının, Çin’e olan yakınlığı kadar yakındı! Mısır’ın incelenmesi, Napolyon’un ordusunun çabalarıyla daha yeni başlamıştı ve Avrupalılar, Eski veya Yeni Çarlığın kapılarının nasıl göründüğünü anlayamıyordu. İşte Çar Köyü’nde bulunan Mısır Kapısı da, o zaman için oldukça modern bir malzeme olan, metalden yapılmış ve sadece, Mısır süsleri ve hiyeroglifleriyle süslenmiştir. Avrupa’da ise, Mısır Kapıları, genellikle, mezarlıklarda görülür — çünkü ölü kültü, Mısır’da oldukça gelişmişti. Ancak Çar Köyü’nde ise, Roma ve Yunan kapıları, parka dönüktür; Saint-Petersburg’dan Moskova’ya giderken, şehre girenleri, Mısır Kapısı karşılar; çıkarken ise, Fransız İmparatorluğu Moskova Kapıları uğurlardı.

 

 

 
Gerek Çar Köyü tarafından, gerekse Saint-Petersburg tarafından bakıldığında, kapıların ikisi de, aynı dekorasyona sahiptir. Levhalar üzerine kazınmış hiyeroglifler, kapı kanadı desteği olarak kullanılan dört kenarlı sütunlar, genel olarak tüm metal bileşenler ve inşaatın dış cephe kaplamasında kullanılan dökme demir, Saint-Petersburg Alexandrovsky fabrikasından elde edilen malzemeden kullanılmıştır.
Kapılar, kafes parmaklık bağlantısı ile birleştirilen iki kuleden oluşmaktadır. Kuleler- üç katlı muhafız dikme taşlarından meydana gelmektedir ve nöbet yerleri ise, düz çatılıdır. Nöbet yerleri, tuğladan yapılmış ve her bir dikmeye ise, 65 bin adet tuğla atılmıştır. Bekleme odaları ve nöbet yerlerinde, dikmeler kullanılmıştır. Tuğla duvarlar, kabartmalı dökme demir ile kaplanmıştır. Dikmelerin iç kısmı, döşeme ile üç bölüme ayrılmıştır. Odalar, aynı hizada sıralı küçük pencerelerle aydınlatılmaktadır.
Aşağıda ise, şehirdeki yaşlı kişilerin anılarından bir alıntı vardır:
Valery Valereviç İgnatov, 1985 yılına kadar, kapılarda ikamet etti; o, tarım enstitüsünde  (kapıların yakınında bulunan) bekçi olarak çalışmaktaydı ve tek başına, kapıların sağında bulunan kulede yaşadı ( üstelik, tamamen yasal haklarla) ve kendisinin ikamet izni de, çok komikti – Puşkin’in şehri, Büyük Kuzmino Köyü, Mısır Kapısı. Kapıların iç tarafı çok rahat- birinci katta, antre ve tuvalet; ikinci katta- küçük bir mutfak ve 7-8 metre büyüklüğünde, küçük bir oda; üçüncü katta, 10-12 metre büyüklüğünde güzel bir oda ( bir kişi için yeterince büyük, sobalı ısıtma) ancak, buraya, su tesisatı döşenmemişti ve suyu da, 150 metre mesafede bulunan yoldaki dört kenarlı sütunlardan taşımak gerekiyor. 1985 yılında, Valery Valereviç vefat etti ve kapı, o zamandan bu yana, tamamen ıssız kaldı”.
Kapının kompozisyonu, kullanma amacında vurgulanmıştır. Pilon şeklinde yapılan kapı ve nöbetçiler, eski bir Mısır tapınağına girişi canlandırıyor (baştan bu yana, pilon, duvarın bir parçasıydı). Bu giriş kapısı, gözetleme kulesi fonksiyonunu görüyor ve pilon, mimari bir şekil olarak kullanılıyor.
Yan tarafta, pilona doğru bitişik olan, dört kenarlı sütunlar bulunuyor: başında, firavunun kafasıyla, çizgili elbisesiyle ve omuzlara dökülen saçlarıyla. Hatırı sayılır büyüklükteki bu sütunlar, bir bütün olarak, anıtsal yapıt izlenimini güçlendiriyor.

 

Herma- heykel kafasıyla tamamlanmış, dört kenarlı sütunlar, ilk önce tanrı Hermes’in (ismi buradan geliyor); daha sonra ise, diğer tanrıların (Baküs, Pan, Faun); beşinci yüzyıldan, yeni çağa kadar olan dönemde ise, eylemcilerin ve felsefecilerin portre görüntüleri kullanıldı. Hermaların ön tarafına takılan ve sıkça gördüğümüz dik bir erkek cinsel organı figürü vardır- bereket sembolü olarak kabul edilir. Hermalar, sınırları ayırmak için, tarla kenarlarında yapılan toprak tepeciklerde, yol işaretlerinde vs. kullanılmışlardır. Belli dönemlerde, özellikle 16.yüzyıldan itibaren, hermalar, dekor olarak kullanılan heykellerin yanında, park heykellerinde yaygın bir biçimde kullanılmıştır. 17.yüzyılda da, parklarda ve bahçelerde- kafa şeklinde heykel veya dört kenarlı destek üzerine büst olarak – yaygınlaşmıştır.

Hermalar önemli yapı elemanlarıdır. Duvardaki hermalar birbirine benzerler ve yola bakarlar, iki yüzlü hermalar ise onların karşısında yer alırlar ve direk görevi görürler, aralarında lotus şeklinde çubuklardan örülmüş parmaklıklar yer alır ve çiçeklerle tamamlanmıştır.

Mısır kapılarına ayrılmış edebi eserlerde, nöbetçi odalarının duvarlarını kaplayan kabartmaların içeriği ile ilgili ayrıntılı açıklama yoktur. Tüm veriler, Mısır insanının hayatından sahneler tasvir ettiği bilgisiyle sınırlıdır. Bilindiği gibi, Mısır kapılarındaki kabartmaların sahipleri ressam Dadonov ve heykeltıraş Demuth- Malinovsky’ dir; eserlerde, eski Yunanlılara ait alçak kabartma örnekleri ve süslemeler kullanılmış ve bunlar, yeniden düzenlenerek, 19.yüzyılda, Paris’te çok ciltli bir kitap olarak yayınlanmıştır.
Eser sahiplerinin kabartmalardaki seçimi – figürler, işaretler, semboller oldukça anlamlıdır ve rasyonel olarak, ön cephedeki düzlükleri doldurmaya, yani dekoratif sorunların üstesinden gelmeye yöneliktir. Mısır kapılarının kabartmalarındaki yazı ve hiyerogliflerde, onları meydana getirme aşamaları belirtilmemiştir; eski kaynaklardan, mekanik olarak taşınmışlardır ve sadece, belirli kabartmaların, kompozisyonlarda, dekoratif unsur olarak kullanımları söz konusudur.

 

Duvarlarda, Mısır mitolojisindeki otuz farklı sahneyi canlandıran kabartmalar görmek mümkündür. Ana karakterler, tanrılar ve firavunlardır; Mısır sanatında, onların görüntüsü örnek olarak alınır ve kendine özgü sıfatları, ayrıntıları ve işaretleri vardır. Pilonların düz cephelerinde, tanrı Osiris’in figürü yer almaktadır – eski Mısır’ın baş tanrısı. Osiris, erkek olarak giyinmiş ve insan suretinde sunulmuştur. Osiris’in kafasında, örtü ve papirüs yapraklarından yapılan bir taç vardır. Osiris bir elinde asa, diğer elinde sapı olan bir haç tutmaktadır – yüksek iktidarın geleneksel sıfatları. Osiris, önünde ağaçların ve çiçeklerin büyüdüğü bir tahtta oturmaktadır.
Kabartmaların son üç kemerinde, çalışan bir Mısırlı canlandırılmaktadır. İnsanlar, öküzü sürmekte ve tarlayı ekip biçmekte, harmanlamakta ve kendi emeğinin ürününü kurban etmektedirler. Benzeri sahneler Mısır sanatının karakteristik özelliğidir ve özgün örneklerdir; ölen Mısırlı insanın ruhunun, ahirette, İaru tarlalarında, kendi efendisi olan, tanrı Osiris için çalıştığını göstermektedir.
Üst katta, elinde bebekle, dağ tanrısı İsis gösterilmiştir. Taç takma anında, genç firavun, Dağ Tanrısı olan Osiris’in oğluyla özdeşleştirilmektedir. Tanrıça İsis (Osiris’in karısı), kadın ve çocukların koruyucusu olarak belirtilmiştir. Daha sonraları, elinde çocukla olan tanrıçanın sureti, Hıristiyan dininde, Meryem Ana suretinde simgelenmiştir.
Daha aşağıdaki katlarda, firavunlara adanma sahneleri yer almıştır. Faal kişiler arasında, çeşitli Mısır tanrılarını temsil eden kuş kafalı figürler ve hayvanlar yer almaktadır. Kuş kafası ile bilgeliğin tanrısı olan ve Yazı ve akıl tanrısı sıfatlarıyla anılan Thoth resmedilmiştir. İbiş kuşu başıyla resmedilmiştir ve elinde bir dolmakalem ve her şeyi kaydettiği parşömenler vardır. Hiyerogliflerin ve simyanın, onun insanlığa armağanı olduğu söylenir. Çakal kafasıyla Tanrı Anubis, Ölülerin Tanrısı; aslan başıyla Tanrıça Taveret, Sağlık ve Bereket Tanrısı. Mısır dininde, “kültler” önemli bir yer tutmuştur. Yılan, Firavun’un koruyucusudur. Kornişler, güneş tekeri görüntüleriyle süslenmiş ve Mısırlılar için kutsal olan, yılan kafaları ve böceklere de, onlarda yer verilmiştir.
Mısır kapısındaki kabartmalarda gösterilen kişiler ve semboller, eski Mısır mitolojisine ve sanatına özgü suretler olduğundan, tarihi bir ilgi ve bilgi edinme isteği uyandırıyor. Çok açık olan pastişe rağmen, kabartmaların arkasında, Karnak tapınağından savaş sahneleri sezinleniyor; örneğin, hipostil salonunun kuzey duvarının dış tarafında, I. Seti’den savaş sahneleri; Krallar Vadisi’nde, Firavun III. Ramses lahitinden ünlü harpçılar; Kom Ombo kompleksinden kutsal doğan kuşları ve timsah görüntüleri ile frizler ve daha birçok Mısır tapınak ve lahit kabartmaları mevcuttur. Zaman zaman, tamamen inanılmaz olan hiyerogliflerin taklidi, evrende, her şeyin üstünde olan uyumu öve öve bitiremeyen “ilahi kelimenin” yerini almıştır.
Diğer Rus anıtları, Mısır Kapısı’ndan oldukça farklıdırlar. Örneğin, Çar Köyü’ nde bulunan “Sevgili Arkadaşlarım” Kapısı ve Gotik Kapısı, Pavlovska’daki Nikolaev Kapısı, Moskova Zafer Kapısı‘nın hepsi, sıra dışı kompozisyon tasarılardır. Eski Mısır sanatına göre yapılan Mısır Kapısı, anıt özelliği, anlamlı olması ve dökme demir kabartmalarındaki büyük ustalık ile ayırt ediliyor. Buna ek olarak, anıt, malzemenin uygun renk seçimiyle benzetimi olarak, dökme demirin geniş kullanımına örnektir. Başlangıçta kapılar, eski Mısır tapınaklarının da rengi olan, açık renkteki kumtaşı rengine boyanmıştı.

 

1917’den sonra
1935 yılında şehrin sakini olan Alex Skaldin, anılarında yazıyor: “ Çocukken, babam, eşi Eisbet’i (karısı Elizabeth, 1933 yılında ölmüş),   “ Mısır prensesi ” olarak çağırıyordu. Gerçekten de, onun görüntüsü, Mısırlı kadın görüntüsü ile çok ince benzerlikler taşımaktadır ve Konstantin Georgieviç, Mısır bilimi ile ilgilendiğinden dolayı, bu benzerliği yakalayabilmiştir… Benim zavallı “Mısır prensesim”! Sen öldüğünde, hastalıktan dolayı, o kadar zayıftın ki, vücudun, tıpkı bir mumya gibiydi; seni, yarı yıkık olan, Mısır Kapısından geçirerek, Kuzminska Çocuk Köyü mezarlığına taşıdılar. Bu yıl da restore edilecek orası…Senin onuruna sanki, değil mi?”
Büyük Anayurt savaşından kısa bir süre önce, kapılar restore edildi, fakat 1941-1944 yıllarında, ciddi hasarlar gördüler.
Eylül 1941’de, İvanov – Razumnik, işte şunları yazdı: “Çar Köyü’ nde, bu dört gün içinde, güçlü bir şekilde, savaşın yaklaştığını hissettim. Bizden on verst uzaklıkta, Viritsa yanıyordu. Mısır kapıları bulvarında, ‘altı inç’lik bir top arabası duruyordu ve boğuk boğuk gürüldüyordu…”
Mısır Kapısı restorasyonuna, savaş sonrası, 1949 yılında başlandı. Bütün zırh ve dökme demir kaplamaları çatlamıştı. Plasterler ve dökme demir levhaları da, ciddi zarar görmüştü. Bu anıta eski görünümünü vermek için, büyük restorasyon işleri yapmak gerekecekti. Zırhla kaplı olan 32 adet levhayı, yenileriyle değiştirmek gerekiyordu; 1085 adet aralığı ve kapının sol nöbet yerindeki birkaç deliği tıkamak, 358 adet çatlağı, kaynakla doldurmak; yeni baştan, iki yeni “yılan”koymak ve 15 adet temreni yenilemek gerekiyordu.
Son restorasyon, 1980 yılında gerçekleştirildi. O tarihte, geçiş bölümü, kapının bulunduğu alana taşınmış. 1987 yılında, onlara bir kamyon çarpmış… Kapıyı tamir etmişler; yolu ise, dolandırarak “kıvırmışlar” ve şimdi, Petersburg yolunun iki karşı çizgisini dolanıyorlar. Bir yandan bir yana geçen kapı kemerinin altındaki taş döşeme, 1717 yılından itibaren, buradan, Catherine Sarayı’na, düz bir yol olarak uzanıyordu ve Çar Köyü şeritlerini hatırlatan tarihi bir görünümü vardı.
30.09.2003 Çar Köyü’ nde bulunan Mısır Kapısının ciddi bir restorasyona ihtiyacı var
 
Çar Köyü’nde bulunan Mısır kapısının, kapsamlı bir restorasyona ihtiyacı var, fakat şehir bütçesinden ayrılan para, bunu karşılamaya yetmiyor. Haftalık gazete olan “Petersburg’ta emlak ve inşaat”ın verdiği bilgiye göre, restorasyon için, şehir, 5 milyon ruble araştırıp bulmuş. “İntarsiya” şirketindeki uzmanların değerlendirmesine göre, kapıdaki sıkıntı, göründüğünden daha da büyük. 170 yıllık varoluşundan bu yana, anıt, bir kez bile konstrüktif olarak restore edilmemiştir. “İntarsiya” şirketinin başuzmanı Vladimir Sorin’in açıkladığı gibi, “Geçen zaman içinde, Mısır Kapısı’nda, birçok hastalık birikti; bunların bir kısmına ise, onu meydana getirenler neden oldular”. Başuzman, soğukların gelmesinden önce, amaca uygun olarak, bozuk işlerin yapılması ve anıtın korunması; ilkbaharda ise, ana restorasyona başlanması gerektiğini düşünüyor.
Hatırlatalım ki, Mısır Kapısı 1827-1830 yıllarında mimar Manelaus’ın projesine göre inşa edilmiş ve Napolyon’un Mısır gezisinden sonra, tüm Avrupa, Mısır’a düşkün hale gelmiş. Bugün, kapının kulesi, pas lekeleriyle dolu; ankrajlar yıpranmış; kabartmalar yerlere düşüyor. Pas, kemerin desteklerini delmiş, kültür tabakalarının yükselmesinden dolayı, alt tabakalar, yere inmiş durumda. Bu durum, madenin aşınmasını ağırlaştırmış ve tuğladan olan duvar örgüsünü yıkıyor.
“Rosbalt”ın bildirdiğine göre, anıt, seçilen listede olmasına rağmen, düzenlenmesi, Petersburg’un yıldönümüne yetişmedi. Bayrama doğru, anıtın, sadece sol yarısını yani, tam olarak eskiden, Çar Köyü’nden girilen, devlet başkanları alayının geçtiği ve hayranlıkla, Amber Odası’nın yeniden doğmasını izlemek için gelenlerin girdiği tarafı boyadılar. Restorasyon parasını, şehir ancak yıldönümünden sonra araştırıp buldu.

MISIR KAPISI KONULU ŞİİRLER

Mısır Kapısı’nda
Ivan Demyanov
 

Düşman askerleri gösterdiler merhametsizliklerini burada
Yönelttiler makinalılarını bizim şarkımıza…
Ancak Puşkin sıcak kurşundan
Sert yüzünü çevirip bakmadan.

Zırhlarıyla kükredi kırk beşinci yılda,
Savaşa ateşiyle nefesini kattı Rusların silahları.
Kötülüğün bedelini
Mısır Kapısı’nda —
Ödettik düşmanımıza
Brandenburg’da!

Mısır Kapısı
 
Yurkov Oleg
 
Sonbahar getiri bize serin boyalarını,
serpiyor sınırlara ince ince karlarını.
Demir gibi kaskatı dinliyorum masalı,
Bakıyorum demir kitabını.
İntibalarımız o kadar gerçek ki!
Uğulduyor gürültülü nilüfer çiçekleri.
Çift başlı ince büst sütunları
birbirlerine sürekli bakıp duruyorlar
Böyle bir hayatın mümkün değildir rüya olması –
yeri geliyor bahçe yeri geliyor mahkeme oluyorlar.
Firavun geziyor sepetiyle,
ve Mısırlılar ellerinde demetlerle.
Ağlar dolu, sepetler boş.
Köydeki mahzenden bir sürü şarap
bana bu gerçek bir sanat gibi geliyor
bu katmanların içinde.
Öğlen, tatil ve tekrar iş.
burada bir düzenleme yapmak olurdu çok hoş
kapıya ne kadar uzun bakılırsa,
yüzyıllardır bulunulmayan tarafa …
Vadim Konstantinov
 
Geçmişimiz bize hediye
bize çok değerli yağmur serpiştirecek…
Ancak bununla beraber bir çok kez
Şaşırtacak mı güldürecek mi!?…
Ve beklenmedik şekilde belirir
Burada, Rusya’da, kendi Mısır’ımız!…
Sadece bu şekilde tasvir edilse
Bu taş kapılarda!…
Uleksavon Lou
 
Mısır’a Çar Köyüne giriş
Kapısı süslerle bezenmiş!
Sanki bize Rusya’ya mini piramitler getirildi!
Mayıs ayında güneş oldukça sarp
Ve diğer yıllarda da öyle,
Rusya’nın köyünün zor doğasında çöller parıldadı!
Ve kapı – tapınak girişi gibi,
yılan ve böceklerin kıskacında,
güneş diskler, Sfenks ve Lotos, hiyeroglif bunlar!
Demut-Malinovsky Hermaları
kabartmaları tasarlandı,
kapılar açılıyor – ve Mısır’a gidiyoruz!
Kaynakça:
  1. ·       S.N. Vilçovskiy Çar Köyü R.Golik ve A.Wilborg. 1911.
  2. ·       A. Soçagin XIX yüzyıl sonları ve XX yüzyıl sonlarındaki kartpostallarda Çar Köyü Saint- Petersburg, 2002.
  3. ·       Olga Maltseva, 406 Spor okulu..Çar Köyü’nde Mısır motifleri. “Çar Köyü bizim atamızdır” derlemesi. Pushkin DTU, 1998
  4. ·       ViktorSolkin “Mısırlı Saint Petersburg”: Neva nehri kenarındaki Mısır ve Mosorvariheykler.
  5. ·       Hermitage.Net
  6. ·       Gazetenin 1949 tarihli Vpered gazetesinin materyalleri